İstanbul’da seçim: Erdoğan telafisi mümkün olmayan bir kayba yakın
DUVAR – Seçime iki gün kala 98 milletvekilini TBMM’ye gönderecek olan İstanbul’da önceki seçimlerin aksine derin denilebilecek bir sessizlik var. Sokaklar ne kadar sessizse, siyaset sahnesi de o kadar aktif. Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanı adaylığının ardından tüm Türkiye’de olduğu gibi İstanbul’da da kartlar yeniden dağıtıldı.
Kent sokaklarında seçim havası pek yüksek değil ama muhalefet seçmeni bu sefer işlerin istediği gibi gideceği düşüncesine sahip. Sandıkta AK Parti’yi tercih edenler, eskisi kadar iktidarı savunma cesareti ve hevesinde değiller. Öte yandan Millet İttifakı’nın muhafazakar partilerinin AK Parti’den ‘oy çalamayacağı’ yönünde niyetler ve anket sonuçları var. Anketten bahsetmişken son dönemde yapılan çalışmalarda ibre Kılıçdaroğlu’na kaymış olsa da seçmeni her açıdan memnun edecek sonuçlara ulaşmak mümkün. Hal böyle olunca hem İstanbul’da hem de Türkiye’de herkesin kaybedebileceği ve herkesin kazanabileceği belirsiz bir seçime doğru yürüyoruz. Peki, tüm bu veriler ışığında laik kesimin ’21 yıl yeter, giderler’ görüşü bir niyet beyanı mıdır, yoksa haklı bir karşılığı var mıdır?
Gazeteci Hakkı Özdal bu girişe şu bakış açısını getiriyor: “İstanbul, Türkiye’nin hacimli bir modeli. Erdoğan’ın sık sık hatırlattığı “İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır” sloganı bir gerçeklik duygusu taşıyor. Bu açıdan sorunuzdaki ‘belirsizlik’ durumu İstanbul’da değil Türkiye’de geçerli ve 2023 seçim sürecinin en tipik özelliği bu. Önceki seçimlerde bir sürpriz olup olmayacağı kontrol edilse de ana sınırlarıyla nasıl bir tablonun ortaya çıkacağını öngörmek mümkün oldu.”
Doğru Özdal.
‘SONUÇ BÜYÜK BİR SÜRPRİZ OLMAYACAK’
Özdal, bir önceki seçime atıfta bulunarak analizine devam ediyor: “2018’den bir örnek verelim. Erdoğan’ın 24 Haziran’daki ilk turda açık farkla önde olacağı biliniyor ve ‘Acaba olur mu’ demişti. Yüzde 50’nin biraz altında mı ve seçim ikinci tura mı taşınacak?” Bir hesap yapılıyordu. 2023’te olası seçeneklerden hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin, ister birinci tıpta ister ikinci cinsiyette iki adaydan hangisi kazanırsa kazansın ‘büyük bir sürpriz’ olmayacak.”
‘HDP’NİN İSTANBUL KARARI STRATEJİKT’
2019 belediye seçimlerinde özellikle İmamoğlu’nun farkı açtığı ikinci turda bazı AK Parti seçmenlerinin Binali Yıldırım’dan vazgeçtiğini gördük. Bunun bariz oranlarda da olsa 14 Mayıs seçimlerine yansıması olur mu? İmamoğlu seçimi, eli CHP’ye gitmeyen seçmene ‘eğitim’ olabilir mi? Erdoğan’dan vazgeçmekle Yıldırım’dan vazgeçmek aynı şey mi?
İstanbul Bilgi Üniversitesi Siyaset Bilimi Öğretim Üyesi Tuğçe Erçetin, açtığımız kapıdan sorularla giriyor: “Türkiye Mart 2019 yerel seçimlerine giderken, ülkedeki genel durumu, telaffuzu ve oy performansını kabaca şöyle ifade edebiliriz. takip eder. Dönemin Ekonomi Bakanı Berat Albayrak’ın döviz kuru-düşüklüğü sorunlarını çözmede yaşadığı zorluklar, döviz mevduatlarının hızla artması, sebze fiyatlarındaki artışı ‘önlemek’ için kent merkezlerinde kurulan erzak dükkanları ve meyveler ve önlerinde uzun çizgiler. Tayyip Erdoğan’ın yerel seçimlere rağmen bekayı merkeze aldığı ve bu seçimlerde de gördüğümüz gibi muhalefeti ‘teröre destekçi’ olarak göstermeye çalıştığı bir telaffuzdur. Ve son olarak HDP’nin İstanbul başta olmak üzere bazı illerde aday göstermeme yönündeki stratejik kararı.”
Tuğçe Erçetin.
‘POZİTİF DUYGULARI BİRARAYA GETİREN SÖYLEM KURAL OLDU’
“İstanbul’da pek çok kişinin yakından tanımadığı muhalefet adayı Ekrem İmamoğlu’nun seçmenle doğrudan temasta gösterdiği başarılı performans ve özellikle gençlere ulaşmada sosyal medyayı doğru kullanması takdire şayan diyebiliriz. etkili” diyerek değerlendirmesini şöyle sürdürüyor: “Kaygı üreten, değerlere ve güvenliğe dayalı güç karşısında sevgi ve umut Olumlu havayı ve anlatımı ön plana çıkaran bir aday oldu. Bağcılar ve Kadıköylü gençleri bir araya getireceğini söyleyen bir anlatı bu anlamda hem ekonomik temelli ve gündelik geçim kaygılarını ve ekonomik mağduriyeti vurgulayan hem de olumlu duyguları pekiştiren temalar ve söyleyişler baskındı.
Erçetin, “AKP’nin adayı Binali Yıldırım’ın kampanyasının daha zayıf olması, hatta bazı yerlerde yaptığı konuşmalarla kampanyaya olumsuz etkisinin tartışılması bile çok etkili oldu” dedi. Meslek basamaklarında da kritik bir yere sahip olan İstanbul’u kaybetmek. Akabinde seçimlerin yenilenmesi ve bu kez muhalefetin 800 bin oy farkla galip gelmesi. 31 Mart ve 23 Haziran seçimleri ortasında İmamoğlu’nun oyu 570 bin artarken Yıldırım’ın oyu 220 bin oldu. Bu düşüşle sonuçlanan bir süreç” diyor.
Sandık başında bıraktığımız Tuğçe Erçetin’in 14 Mayıs seçimlerine ışık tutan 2019 seçim analizine geri döneceğiz.
‘BLOKLARDAN BİRİNİN DİĞERİNE KARŞI AÇIK BİR ÜSTÜNLÜĞÜ OLAMAZ’
Gazeteci Hakkı Özdal, “Seçimin bu kadar öngörülemez olması, sonuçların belirsiz bir sınırda dizilmiş olması aslında bize siyasetteki kriz durumu hakkında bir şeyler anlatıyor diye düşünüyorum; Hem İstanbul için hem de Türkiye için…” diyor ve devam ediyor:
“Egemen siyasette, devletin nasıl yönetileceğine dair temel ekonomik yönelim ve üstyapı kurum ve yöntemlerine, yani ekonomi, siyaset ve devlet konusunda bir abluka var. Bu bloklardan biri diğerine önemli bir üstünlük kuramamış, toplum üzerinde diğerini dışlayan bir hegemonya kuramamıştır. Hem belirsizlik hem de bir niyet beyanı gibi görünen motivasyonlar bu ‘patlama’ durumundan kaynaklanıyor.”
Özdal, değerlendirmesini “Ancak denebilir ki, AKP-Erdoğan’ın Türk siyasetinde 20 yılı aşkın süredir devam eden nüfuzu en çetin sınavdan geçiyor ve Erdoğan neredeyse telafisi mümkün olmayan bir yara almaya bu kadar yakın. 2019 yerel seçimlerinden farklı olarak ilk kez kaybettik.”
‘SON DÖNEMDE EN YÜKSEK OYU ALAN İMAMOĞLU’
Tuğçe Erçetin, İstanbul seçimlerini ilçe ilçe takip etmeye devam ediyor: “23 Haziran 2019 Ekrem İmamoğlu; 31 Mart 2019 seçimlerinin iptal edilmesinin ardından oransal olarak oyları artan 15 ilçeye baktığımızda AKP’nin değerli oylarının olduğu Fatih, Üsküdar, Başakşehir, Sultangazi gibi ilçeleri görüyoruz. Fatih’i örnek alalım. 31 Mart’ta AKP yüzde 53, CHP yüzde 36 oy aldı. 23 Haziran’da bu durum yüzde 54,21 CHP’ye, yüzde 44,99 AKP’ye döndü.
2018 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan ilçede 53,76, 33,2 oy aldı. Özellikle yan tıpta İmamoğlu, ‘haksızlığa uğramış açık aday’ olarak seçim kampanyasıyla daha önce sandığa gitmeyenleri kendine çekti. Yani halkın mağduriyeti ve seçilmesiyle bir irtica oyu ortaya çıktı. İmamoğlu, aldığı oyların yüzde 54’ünü alarak son dönemde en çok oyu alan aday olurken, AKP’den belli bir oranda da olsa CHP’ye oy geçişini ve sandığa katılımı artırmayı başardı.
’23 HAZİRAN’DA ERDOĞAN DA KAYBETTİ’
Erçetin, “31 Mart’a giden süreçte, özellikle 23 Haziran seçimlerine giden son haftada Erdoğan sahada İstanbul için bizzat çalıştı. Dolayısıyla 23 Haziran’da asıl kaybeden Binali Yıldırım değil, sahaya tüm ağırlığını koyan Erdoğan oldu ve bu 2002’den beri ilk kez oldu. Tabii 7 Haziran 2015’i ayrı koydum”.
‘Genç seçmene KESİNLİKLE ULAŞMAYAN BİR ERDOĞAN VAR’
“Pazar günü yapılacak seçimlerde; Hem 2018’e hem de 2019’a göre ekonomik olarak bozuldu, kutuplaşma dili milliyetçilik ve tehdit algısı ile korku merkezli daha belirgin hale geldi, Hüda-Par’ı özellikle 5 milyonluk ittifaka alarak kendi izleyicisinde bile tedirginlik yarattı. ilk kez oy kullanacak genç seçmenler. Erçetin analizine şöyle devam ediyor: Oy olarak katkı sağlamasa da algıda değerli yeri olan Saadet, DEVA ve Gelecek ittifakı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul başta olmak üzere İstanbul genelinde başörtüsüyle özeleştiri-helalizasyon süreci. Hindi. uçları çok geniş olmasa da AKP’den oy kaymasını da getirebilir. İlk soruyu şu şekilde sormak mümkündür. Seçmen Erdoğan’dan vazgeçiyor mu, yoksa Erdoğan klasik muhafazakar seçmeni olan Kürt seçmenden vazgeçip daha milliyetçi bir seçmene mi yöneliyor?
TİPİN İSTANBUL’DAKİ PERFORMANSI İLGİNÇ DUYUYOR
14 Mayıs’ta Meclis’te çoğunluğu yani 300+1’i yakalamak da çok önemli. Özellikle İstanbul’daki Millet İttifakı cephesinde CHP milletvekili adayları DEVA, Gelecek ve Saadet Partisi adaylarını geçmeye çalışacak, rakipleri ile birlikte listenin başında yer alıyorlar. Kritik yerlerdeki adaylar garantili yerlerdeki ittifak adaylarını Ankara’ya gönderirken, İstanbul’dan onlara el sallama ihtimali de var. İstanbul’da yapılacak milletvekili seçimlerinde merak edilen bir diğer konu da Emek ve Özgürlük İttifakı çatısında kendi logosuyla seçime giren Türkiye İşçi Partisi’nin durumu. Parti lideri Erkan Baş, Kürt nüfusun da yaşadığı İstanbul’un 3. ilçesinden birinci aday.
MİLLİYETÇİLER OĞAN’I MI ERDOĞAN’I MI TERCİH EDECEK?
Vekalet cephesi ne kadar değerli olursa olsun tüm Türkiye’de olduğu gibi İstanbul’da da seçim Kılıçdaroğlu-Erdoğan eksenine yani cumhurbaşkanlığına kaymıştır. Oradaki durumu da İnce’nin adaylığından vazgeçtiğine hayıflanan genç seçmen, İstanbul seçimlerindeki kritik konumunu koruyan Kürtler ve Erdoğan’ın yöneldiğini söylediği milliyetçi seçmen belirleyecek. Cumhurbaşkanlığı adaylık oylamasında Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’ndan başka tek aday olan Sinan Oğan, Milliyetçi Hareket Partisi üyesidir. Alacağı oy büyüklüğü ile seçimin ikinci tip olup olmayacağı ve Kılıçdaroğlu-Erdoğan arasındaki uçurumun açılıp açılmayacağı arasında doğrudan bir bağlantı var.
Milliyetçi Hareket Partisi seçmeninin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mutlaka Sinan Ogan’ı seçmesi durumunda, seçim İstanbul tecrübesinden dolayı istenmeyen tüylerin çokça çıkması veya yalnız kalma durumuyla sonuçlanabilir.
777 bin yeni seçmen
27. Dönem Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için İstanbul’da oy kullanacak seçmen sayısı 10 milyon 573 bin 543 olarak belirlendi. 14 Mayıs’ta İstanbul’da 30 bin 803 sandık kurulacak ve 11 milyon 350 bin 969 seçmen sandık başına gidecek. Yayınlanan son verilere göre iki seçim arasındaki seçmen farkı 777 bin 428 olarak hesaplandı. İstanbul’da seçmen sayısının en az olduğu yer 13 bin 504 kişi ile Adalar oldu. En fazla seçmenin olduğu ilçe Esenyurt olarak açıklandı. Esenyurt’ta 643 bin 14 seçmen sandık başına gidecek.